YANGINI GÖRMEYEN MUHALEFETİ GÖRÜR
Ak parti iktidara geldiği dönemden bu güne kadar halkın takdirini almada hep birinci sırada oldu. Sebebi muhalefete güven duyulmaması veya iktidara olan güvenin devam etmesi v.s. olabilir. Ama bana göre en önemli sebebi, Ak parti yönetiminin milletle olan bağı ve her türlü olumsuzluğu açıklayan ve umudu artıran davranışıdır. Buna ilave olarak da işsizlik rakamlarının bugünkü seviyesinin bir hayli altında olmasıdır.
Ancak gelinen nokta hiç de iç açıcı değil. Özellikle hayat pahalılığı ve işsizliğe çözüm üretemeyen iktidar, üstüne üstlük bir de her konuyu toz pembe göstermeye çalışmaktadır. Kayırıcılıkla iş sahibi yaptığı ve yüksek ücret alanların durumuna bakarak değerlendirme yaptıkları kesin, çünkü mutfaktaki yangını görmek bile istememektedir. Salgın sürecinin de etkili olmasıyla üniversiteyi kazanan gençlerin, özellikle büyük şehirlerde barınma problemi had safhadadır. Muhalefetin bu konuyu dile getirmelerinden rahatsız olup konuyu manipüle etmeleri de çok anlamsızdır. Zira görünen köye kılavuz gerekmez. Bundan beş altı yıl öncesine kadar yurt ihtiyacı için beni arayanlara, eski bir yurt işletmecisi olarak yardımda bulunuyor iken, bugün elli kişiye yakın talep gelmesine rağmen kimseye yardımcı olamıyorum. Basiretli hükümet geleceği tahmin eder ona göre çözüm üretir. Problem çıksın da bir çaresine bakarız anlayışı doğru bir anlayış değildir. Bütün mamullerde, özellikle de gıda fiyatlarındaki artış aile içi depremlere sahne olmaktadır. Emekli olmamıza rağmen İlaçlarımızı alırken eczaneye nerdeyse ilacın bedelini ödüyoruz. Bir çok ilaç ve Pomat reçete kapsamından çıkartılıyor ve artık ücreti isteniyor. Eski Türkiye’de bunlar hiç yoktu. Kayırmacılık bu denli değildi. Her şehire bir üniversite açma çılgınlığını da anlamak mümkün değil. İstihdam üretmeden üniversite sayısını artırmak ve ara eleman yetişmesine önem vermemek bunalımlı genç üretmekten başka ne işe yaramaktadır.
Savunma sanayi ve terörle mücadelede bir başarı grafiği inkar edilemez, ancak bu başarı maalesef mutfaktaki yangın ve işsizliğin gerisinde kalmaktadır. İktidarlar belli bir dönemden sonra, halkla irtibatları koparıp, Karun olmaya ve firavunlaşmaya başlarsa kendi sonlarını hazırlar. Her gün televizyonlarda sihirli konuşmalar yapmaktansa problemlere çözüm üretmek daha doğru olur. Bunlar zor şeyler değil, neden bu kadar beceriksizlik var anlamak mümkün değil.
Adalet sağlamak, işsizliği önlemek ve hayat pahalılığının önüne geçmek. İktidarın geleceğinin garantisi bunlardadır, hiçbir güzel konuşma bunların yerini alamaz. Ha bir de fırsatçılar yok mu? Tabiki var, sisli havada fırsat kollayan her türlü insana rastlayabilirsiniz. Onunda çaresini bulmak zor değil. İstikrarlı yönetim uyaranlarla değil de, haksızlık ve hırsızlık ile ilgili düzenlemeler yapar ve takipçisi olursa işin üstesinden gelmek kolaydır.
Netice olarak ülkesini ve milletini seven herkesin yapması gereken şeyler vardır ama onlara bu duygu istikrarını yaşatacak olan da iktidardır. Yeni Türkiye deyip, yeni sorunlarla karşılaştıkça eski Türkiye’yi arar duruma gelmeyelim. Yangını görmek için muhalefet olmaya gerek yoktur.